Ana içeriğe atla

Hal-i Dünya

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Bazen melekleri imrendiren bazen şeytanları güldüren hallerimiz bu hayata dahil.

Körken görebilenlerimiz de görebilirken görmeyenleriz de bu hayata dahil.
Bazen basit konuşmalarımız, boş oturmalarımız; bazen de koşup durmalarımız bu hayata dahil.
Bazen dünyaya bağlanmalarımız bazen de şehadet arzulayan dualarımız hayata dahil.
İmtihanlarının arasında çabalayanlar da ve imtihansızlığıyla imtihan olanlar da bu hayata dahil.
Soba başında ısınanlar da şömine başında oturanlar da ve sokaklarda sabahlayanlar da bu hayata dahil.
Yüreğinden hissedenler de hissizleşenler de bu hayata dahil.
Teoriler de siyasi hesaplar da ve boş demeçler de bu hayata dahil.
Gitmeler de kalmalar da, yarınlar da yollar da bu hayata dahil.
Bazen sonu gelmeyen ayrılıklar bazen de sonsuzluğa uzanan kavuşmalar bu hayata dahil.
Bazen en güzel anlar ve bazen de en zor anlar bu hayata dahil.
Geceler de gündüzler de; karanlıklar da aydınlıklar da bu hayata dahil.
Akıp giden günler, aylar, yıllar ve de geçmeyen saatler bu hayata dahil.
Gençler de yaşlılar da,ölenler de doğanlar da bu hayata dahil.
Onca büyümüşlüğümüze rağmen çocuk hissettiğimiz zamanlar da hayata dahil.
Anneler, babalar, kardeşler de ve kimsesi kalmamış yetimler de bu hayata dahil.
Umut da karamsarlık da tevekkül de ve dua da bu hayata dahil.
Hayatın içine dalanlar da hayata dışarıdan bakanlar, dünyayı ucundan tutanlar da bu hayata dahil.
Kan döküp, fesat çıkaranlar da ve yolda olanlar sapmadan duranlar da bu hayata dahil.
Firavunlar da Musalar da bu hayata dahil.

Heyhat!
Eyy hayat!
İmtihanın kendisi hayat!
Yaşamak zorundasın imtihanını,
imtihanlarınla yaşamak zorundasın bu hayatı.

Biliyoruz ki,
yaşanacak bu hayat.
Biliyoruz ki,
insanız ve dünyadayız.
Ruhumuz başka başka diyarlarda olsa da sadece 'olduğumuz yer'deyiz biz.
Ruhumuzun arzuladığı yer öteler olsa da bu dünyada bedenlerimiz.
Biliyoruz ki,
insanın olduğu her yerde hiç bitmeyecek bu kargaşa, bu karmaşa...
Dünyada bitmeyecek bu fitne, fesat...
'Hayatta bitmez.'
Ve biliyoruz ki,
cennet olamaz; olmayacak bu dünya asla!

Bir müddet daha yaşayacak gibiyiz.
Ve yaşıyoruz şimdilik...

"Bu dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir. Takva sahibi olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" En'am/32

"Bu dünya hayatı, bir eğlence ve bir oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise, gerçek hayat odur. Keşke bilseler..." Ankebut/64

"Bu dünya hayatı gelip geçici bir eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir." Mü'min/39

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....