Ana içeriğe atla

Tesettür Üzerine...

Fotoğraf açıklaması yok.

Hiç bitmeyen bir imanla yeniden söylüyoruz daha önce söylenmişleri, yazılmışları, konuşulmuşları.
İlkmişçesine bir heyecanla ve tazecik bir umutla yeniden dillendiriyoruz hep söylediklerimizi.
Yenileyerek, yineleyerek, yeniden dile getiriyoruz önceden söylediklerimizi, yazdıklarımızı, konuştuklarımızı.

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’min kadınlara söyle, dışarı çıkarken dış örtülerini üzerlerine alsınlar, vücutlarını örtsünler. Onların özgür ve iffetli tanınmaları ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur.” Ahzab/59

“Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; namus ve iffetlerini korusunlar. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler.” Nur/31

Örtü yaratıcımızın bizim için seçtiği, bizi koyduğu yerdir; Allah’ın kıymet verdiği için bizi herkesten esirgemesidir. Örtünmek teslimiyettir, emre itaat etmek, Allah’a gönülden boyun eğmektir; Allah’a adanmışlığın başlangıcıdır.
Tesettür karşı cinsle araya sınır koymak, set çekmektir; iffet sembolü olmak demektir. Yabancıya “Bakma bana!” mesajı vermektir.
Örtünmek asr-ı saadete benzemektir. Çağa rağmen Haticeler, Aişeler olmaktır.
Tesettürlü olmak “Bugün ne giysem?” derdinden beri olmaktır. “En yeni ne varmış?”lara, “Daha başka ne alsam?”lara tamah etmemek; modalarla, yeni sezonlarla, son trendlerle ilgilenmemek; israfı ve ihtiyacı ayırt edebilmektir.

Tesettür başlı başına bir davadır, mücadeledir.
Tesettürlü olmak her yerde, her ortamda, her şartta cihad etmek, tarafını belli etmektir; halle tavırla, duruşla bakışla Hakk’ı temsil etmektir.

Ve şimdi!
Örtülülerimizin tesettüre bürünmesinin
tesettürlülerimizin tesettürüne sıkı, sımsıkı, daha bir sıkı sarılmasının ve asla vazgeçmemesinin
yenilenlerimizin ve vazgeçenlerimizin de yenilenerek, yeniden örtünmesinin tam zamanı…
Şimdi!
Erkeğiyle kadınıyla tüm mü’minlerin tesettürlenmesinin
baştan ayağa, tepeden tırnağa tesettür ruhuna bürünmesinin tam zamanı…
Bismillah!
Allah istedi, Allah emretti diye; O’nun istediği, O’nun emrettiği gibi örtünenlerden olmaya Bismillah!
Başında taşıdığı sancağı hakkıyla dalgalandıran Fatımalar, Zeynebler olmaya Bismillah!
Omzunda taşıdığı ayetin ağırlığının bilincinde mü’mineler olmaya Bismillah!

Toplumsal rolümüze zarar veren ortamlara ve kariyerlere uygun örtünmelere “La!” diyoruz!
Tesettürlerimize bulaştırılan ‘özgür batı kadını’ imajına “La!” diyoruz!
Cinsellik odaklı kıyafetlerin ve giyimlerin önüne geçemeyen örtülere “La!” diyoruz!
Çıkarılan bonelere, açılan bileklere, örtülmeyen boyunlara, görünen gerdanlara “La!” diyoruz!
Unutulan dış kıyafete, kısalan tuniklere, daralan pantolonlara, küçülen eşarplara “La!” diyoruz!
Ziynetleri örtmeyen örtünmelere, örtüyle gelen ziynetlere, süslü dış kıyafetlere “La!” diyoruz!
Markalı, modalı ve de israflı tesettürlere “La!” diyoruz!
Makyajlı, ambalajlı tesettürlere “La!” diyoruz!
İslami moda(!)ya ve İslami modacı(!)lara “La!” diyoruz!
Tesettürü boş bir örtüden, yalnızca başörtüden ibaret zannedenlere “La!” diyoruz!
Cahiliyye dönemi örtünmelerine benzeyen örtünmelere; tesettürsüz tesettürlere “La!” diyoruz!

Ne ‘örtülü olmak her şey demektir, her şeye yeter’ diyenlerden, demese de öyle dercesine başına koyduğu örtüden başka hiçbir rüküna dikkat etmeyenlerdeniz ne de ‘örtünmeden de olur’ diyenlerden, örtünmeyi küçük önemsiz görenlerdeniz. Bilakis ikisinden de hayâ ediyoruz.

Ne batının biçtiği erkek egemen dünya için süslenmiş, püslenmiş, cinsel obje haline getirilmiş; sözde özgürleştirilmiş kadın rolünü kabul ediyoruz ne de bazılarının tesettürlülere dayattığı evde oturan cahil kadın rolünü benimsiyoruz. İkisinden de beriyiz.

Örtüyü ‘cahil geleneksel kadın’ ile bağdaştıranlara “La!” diyoruz!
Örtülüyü erkeğe köle yapan ve toplumdan tamamen dışlayan zihniyetlere “La!” diyoruz!
Örtüneni ‘hanımefendi’ değil de ‘abla, bacı, yenge’ görenlere “La!” diyoruz!

Affetsin bizi terk ettiğimiz ve terk ettiğimiz için de tarafından terk edildiğimiz örtü.
Affetsin bizi terk etmedik zannederken bilinçsiz örtünmelerimizle, tesettürsüz hallerimizle zarar verdiğimiz, incittiğimiz örtü.
Affetsin ve hesaba çekileceğimiz gün aleyhimize şahitlik etmesin.

Affetsin bizi bize örtünmeyi emreden.
Affetsin bizi bize değer veren, bizi tesettürle kıymetlendiren, esirgeyen.
Affetsin ve hesaba çekileceğimiz gün gelmeden ayetlerini kuşanmayı ve emrettiği tesettüre hakkıyla bürünmeyi nasip etsin.

Tesettürü ve mantığını anlayanlara selâm olsun!
Tesettürlünün verdiği mesajın farkında olanlara selâm olsun!
Tesettürü cihad bilenlere ve tesettürlüye kıymet verenlere selâm olsun!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....