Nur yüzlü anneanneye, pamuk yüzlü ebeye... Herkesin ölümden ve ölümü hatırlatan her şeyden fersah fersah kaçmaya çalıştığı, öleceğini düşünmekten bile korktuğu şu çağda, birinin öldükten sonra olacak her şeyi düşünüp planlaması, havlusuna, kefenine, ikramına, infakına kadar hazırlaması ölüme ve ahirete yakîn ile imandan başka bir şey değildir bence. O imandan istiyorum ben de. O 'Kocakarı imanı' dedikleri imanına özeniyorum hatırladıkça, düşündükçe... Ben de o koca karı ihlasından istiyorum, bir pay olsun istiyorum. Bir şeyler öğrenip durmak, öğrendikçe öğrenmek değil de öğrendiklerimi öylece hayatıma aktarmak istiyorum sımsıkı sarılarak, şeksiz şüphesiz inanmış olarak... Ne "Kur'an Müslümanı" olmak, ne "tevhidi Müslüman" olmak, ne "ehli sünnet Müslüman" olmak... Ben de öyle dümdüz Müslüman olmak istiyorum. Yakîn ile inanan, bildiği her şeyi amele döken, öyle içten duaları olan bir Müslüman... Duaların kulağıma kulağıma geldikçe, en o...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...