Sevgili oğlum! Dünya bu… Başladıklarımız bitiyor. Olduğunu zannettiklerimiz hayal kırıklığı olarak geri dönüyor. Buldum sandıklarımız yarı yolda bırakıyor, elde ettim sandıklarımız yok oluyor. Hakikat sandıklarımızın maskesi er geç düşüyor. Yeniler eskiyor. Şevkle peşinden koştuklarımız geçmiş zamanın hikâyesinde kalıyor. İştahla arzu ettiklerimiz an oluyor, anlamını kaybediyor. Her şey geçip gidiyor. “Öldüm!” sandıklarımız geçiyor. Geçmez sandığımız saatler geçiyor. Günler geçiyor. Aylar, yıllar, takvimler geçiyor. Geçmiyor dediğimiz zaman öyle bir geçiyor ki, koşsak da yetişemez oluyoruz bazen. Sevgili oğlum! Dünya bu… Arzularımız bitmiyor, isteklerimiz tükenmiyor. Hiçbir zevk tatmin etmiyor. Hiçbir varış, hiçbir kazanç kâfi gelmiyor. Hedeflerin sonu gelmiyor. Aradıkça dahasını arar oluyoruz. Ama ne kadar arasak da bulamayabiliyoruz. Sevgili oğlum! Bilmem kaç sefer ben de “öldüm!” sandımsa da, ölmedim; hayat devam ediyor. Geçmiyor sandığım nice zamanların üzerinden zamanlar geçti...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...