Ben seninle güçlendim oğlum; eskiden güç yetiremediklerimin belki daha fazlasına bugün güç yetirebilecek kadar… Seninle hızlandım oğlum; eskiden yetişemediklerime bugün yetişebilecek kadar… Hızlandım; az zamana çok iş sığdırabilmeyi, işlerimi koşa koşa halledebilmeyi öğrendim. Ve seninle yavaşladım oğlum, durup düşünecek kadar… Tefekkür edecek, bir karıncayla oyalanacak, bir arıyla sohbet edebilecek kadar… Yavaşladım; seni beklemeyi, acele etmemeyi; temaşa etmeyi, kâinata hayret etmeyi, her minik güzellikte heyecanlanmayı öğrendim. Heyecanınla heyecanlandım. Büyümene hayret ettim, öğrenmene hayret ettim. Hatta hayretine hayret ettim kimi zaman… Seninle öğrendim oğlum, nice bilmediğimi, bilirim sandıklarımı… Ben de seninle büyüdüm oğlum. Kimi zaman seni güldürmeye güç yetirememem, seni iyileştirememem, acılarını dindirememem, istediğini elde etmene yardım edememem büyütüyor beni. Kul olduğumu, acizliğimi hatırlatıyor. Acziyetimi hatırlıyorum; Rabbime yöneliyorum. Senin de Ra...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...