Birkaç Hoş Sadâ

Dünya burası ve dünya rahat yeri değil oğlum. Burada yollar hep yokuşlu ve yokuşlar hep dik. Burası bazen düşme, bazen de kalkma yeri… Yollar hep karışık burada, yollarda kaybolan çok. Yine de durma yeri değil, yol alma, koşma yeri; arayıp bulma yeri... Dünya burası ve dünya rahat yeri değil oğlum. Burada rahatlık, sen anlatmasan da anlayana, sen söylemesen de işitene, her şeyi bilene, her şeyi görene sığınmak… Düşünsene oğlum, sen anlatmasan da anlayana, sen söylemesen de işitene, her şeyi bilene, her şeyi görene sığınmak ne büyük rahatlık, ne büyük saadet… O’na teslim olmak; sapasağlam bir kulba tutunmak… “O’nun istediği her hayrı senden istiyorum, O’nun sana sığındığı her şerden de sana sığınıyorum” diyebilmek, böyle diyebilecek birini tanımak ne büyük hafiflik… “O diyorsa doğrudur” diyebilmek, “O demişse doğrudur” diye bilmek ne büyük serinlik oğlum… Gökteki yıldızlar misali yolunu aydınlatan, hangisine tutunursan tutun yolda kalmayacağın bir nesli tanımak ne büy...

Yola besmeleyle ve sağlam adımlarla çıkan, önce örnekliğini sonra önderliğini kuşanan nesil… Tazecik ve tertemiz imanla, ilkeli duruş ve Mü’mince vakarla, iffet ve edep timsali bir nesil… Yeri geldiğinde İbrahim misali bıçağı tereddütsüz eline alabilen, yeri geldiğinde İsmail olup gözlerini şikâyetsiz yumabilen nesil… Yalnız Allah'a boyun eğerken, bütün dünyalıkları elinin tersiyle itip 'Allah için vazgeçmeyi' bilen nesil… Yüreğinde devrim yapan, özgür ruhu pranga tutmayan, eğilip bükülmeyen, dengelere de inanmayan nesil… Asrın alışılmışlarına, kabullenilmişlerine, çağın beklentilerine kafa tutan; batının ve batılın dayatmalarına bakmayan ve kınayıcıların kınamasından da asla korkmayan nesil… Basit, yavan, fani olan her şeye meydan okuyan, akıntıya kapılmayan, modern çağa aldanmayan nesil… Ruhunun devrimci yanıyla zalimlerin ve zulümlerin karşısında kıyamda olan nesil… Ashab-ı Kehf’in yanında mağarada, Firavun’a karşı Musa ile, Nemrut’a karşı İbrahim ile birlikte b...