Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Yürüdükçe yol açılıyordu sanki ve bu uğurda yaşadıkça yıllar anlamlanıyor... Yoruldukça daha çok koşuyordu, sevdikçe daha da sevdalanıyor. Gözlerinde düşler birikiyordu günden güne ve beraberinde nice nice yük omuzlarında... Öyle yaratmıştı Rabbi; ağır yükler yüklendikçe güçleniyordu zayıf bedeni. Güçlü kıldığı umutlarından güç buluyor gibiydi. Basit ve yavan olan her şeye meydan okuyordu kendi kendine. Basit ve yavan olan herkesten uzaklaşıyordu ister istemez. Hele bir de aynı yolda yürüyenlerden destek aldı mı, koşar adım; kan revanı gül gülistana çevirmeye atıyordu adımlarını....  Kapkaranlık günlere biriktirdiği aydınlık düşlerle karşı koyuyordu. Cennetlere hasret çekene ne desin dünya; öteleri tanıdıkça dar geliyordu... Bu diyara değil, ahirine aidiyetti bu. Yıllar öncesinin sözüne sadakatti, ahde vefa... Bu, yarışırcasına koşmaktı hayrlarda... ... Silahı yoktu. Eline kalemini aldı. Yazdı, yazdı, yazdı. Ama yazmayı yaşamaya değişir miydi? Asla! Ameli sözden ...

4. MEKTUP

Affet çocuğum, binbir merhamet, binbir endişeyle sana yazdıklarımı anlamayanların anlamazlıklarına meydan okurcasına sermişim buralara. Affet, sana mektuplar yazdığım bu mecra tufan... Sana seslenirken sanki dalgalardan cılız kalıyor sesim. Kurtuluş gemisini yakalamakken derdim, sele kapılmış gibiyim sana dairlerimi dökerken buralara... Seller selamet ola! ************************************** Anladım ki, hiçbir mahremiyetin mahrem kalmadığı, hiçbir muhabbetin gizli, sırlı, saklı kalamadığı bu düzende, ben ‘sana dair’lerimi her şeyden, herkesten sakınmalı, saklamalı, korumalıyım çocuğum. ‘Sosyal medyanın kiri’ hiç değmemeli hele... Herkesin her şeyi ‘göstermelik paylaşma’ya endeksli yaşadığı düzene tepkimdir, gün gelip sahibine varana dek, mektuplarım kendimdedir. Yazmayacağım. Yazsam da anlamayacaklara hiç yazmayacağım, anlamayacaklar... Anlamayacaklar... Zekeriyya(as)’nın nesil dualarını hiç duymamışlar gibi: "Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et....