Yürüdükçe yol açılıyordu sanki ve bu uğurda yaşadıkça yıllar anlamlanıyor... Yoruldukça daha çok koşuyordu, sevdikçe daha da sevdalanıyor. Gözlerinde düşler birikiyordu günden güne ve beraberinde nice nice yük omuzlarında... Öyle yaratmıştı Rabbi; ağır yükler yüklendikçe güçleniyordu zayıf bedeni. Güçlü kıldığı umutlarından güç buluyor gibiydi. Basit ve yavan olan her şeye meydan okuyordu kendi kendine. Basit ve yavan olan herkesten uzaklaşıyordu ister istemez. Hele bir de aynı yolda yürüyenlerden destek aldı mı, koşar adım; kan revanı gül gülistana çevirmeye atıyordu adımlarını.... Kapkaranlık günlere biriktirdiği aydınlık düşlerle karşı koyuyordu. Cennetlere hasret çekene ne desin dünya; öteleri tanıdıkça dar geliyordu... Bu diyara değil, ahirine aidiyetti bu. Yıllar öncesinin sözüne sadakatti, ahde vefa... Bu, yarışırcasına koşmaktı hayrlarda... ... Silahı yoktu. Eline kalemini aldı. Yazdı, yazdı, yazdı. Ama yazmayı yaşamaya değişir miydi? Asla! Ameli sözden ...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...