Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu Ramazan da...

Bu Ramazan da bereketsiz iftar sofraları kuruluyor hissiz adamlara… Bu Ramazan da infak ayetleri mukabelelerde, kıraatlerde kalakalıyor.  Nisab miktarları aslını bulamıyor. Bu Ramazan da zengin fakir arası ayrımı kaldıramadı. Zengin iftarlarına sığmıyor o yalnız ihtiyarlar, açık büfe sofralara alınmıyor rezervasyon yaptırmayan yoksullar. Bu Ramazan da amellerle yarışıp öne geçiyor festivaller, şölenler, eğlenceler... Bu Ramazan da Allah’ın hükümleri yok sayılıyor, çiğneniyor. Bu Ramazan da bomba sesi duydukça titriyor patlama seslerine henüz alışamamış çocuklar... Kimileri iftarı beklerken, kimileri ölümü bekliyor bîçare. Bu Ramazan da Halep’in Allah’tan başka kimsesi yok; Yemen kimsesiz, ümmet sessiz… Gazze bu Ramazan da Allah’a emanet… Bu Ramazan da Kudüs fethedilmeyi bekliyor, Kâbe fetih… Kimi Yakup’lar kimi Yusuf’ları bekliyor; kimi dağlar kimi şehirleri, kimi şehitleri... Bu Ramazan da Allah’ın istediği gibi bir Ramazan olmadı. Ve korkarım, biz bu Ramazan da affedilmed...

Kudüs...

Gözlerimden damla damla inen yağmurun adıydı Kudüs... dört tarafı umutla çevrili şehir! Yürek coğrafyamın başkenti... Öfkesinde de neşesinde de kendimi kaybettiğim şehir. Kendimi kaybettiğim ama kendimi bulduğum. Yorulduğum ama soluklandığım. Bereketine inandığım, umuduyla umutlandığım... Hislendiğim, heveslendiğim, sahiplendiğim... İçimde safkan sevda Kudüs! bile isteye, seve seve... Kavgasında, davasında güçlendiğim; ilmek ilmek yüreğime işleyip, ciğerime ciğerime doldurmak istediğim ve hikâyesine hapsolmak istediğim şehir... Kudüs! Bazen kıyamda, bazen kıyımda... Dilimin duası Kudüs! Ölü denizin dalgaları, eli sapan tutan çocukların taşları, Beyt'ül Makdis’in ezanları, zulmün duvarları, işgalin prangaları...  Süleyman’la birlikte, Nureddin Zengi’yle, Ömer’le, Selahattin’le, Abdülhamit’le, Ahmet Yasin’le, Raid Salah’la...